5 Aralık 2012 Çarşamba

alamanya part 2: wutangleri mayerlama enstitüsü..

shaolin shadowboxing and the wu-tang sword style.. if what you say is true, the shaolin and the wu-tang could be dangerous! 2009'un son aylarında, sıkıntılı zamanlarda, yersiz yurtsuz 35. yaşımın sonlarında 35. chamber'ın çıkışında iken bir dünya uğursuzuna dövdürdüm wu'yu. 2 seneden uzun bir zamanda kısmen iyileşti, yapanı da kendisi de benden bol bol küfür yedi ama dövme ve de 36. chamberla beraber türlü güzellikler, beklenmedik olaylar gelişmeler girdi hayatıma. bunlar ayrı mevzu, wu-tang debut'u ve de şaheseri enter the wu-tang (36 chambers) albümünü dinlemem, çıkışı 93 yılından hayli sonraları aslında... wu'yla esas buluşmamız the w ve sonrasında iron flagle gerçekleşmişti. gravel pit olsun, hollow bones olsun, uzi olsun keza y'all been warned içime wu sevdasını soktu, ama esas aşk 36. chamber. böyle şahane bir debut, böyle birbirinden harikulade 9 mc, birbirinden şahane flowlar, nefis beatler ve özgüün stayl. albümde boş yok. burcu da demiş ki madem böyle nefis bir albüm var da neden evde yok. vermiş vinyldigital'e siparişi. tabi bunu öğrendiğimde bir tadım kaçtı çünkü yine kısa süre önce ben de aynı şeyleri düşünmüş amma velakin albümün orijinal ya da evvelki reissue'larını değil de music on vinylden çıkmış 180 gramlık remasterını almayı planlamıştım, hatta groove sami de music on vinyl getiriyordu. mov versiyonunu dinlemedim amma bizdekinin volümü hayli düşük, tertemiz, şıkır şıkır ama volümü düşük. orijinal us baskılarında mı böyle miydi bilmiyorum, olabilir, 12" singlelara yükleniyorlardı 90larda, albüm dediğin evde dinlenir, dışarıda kulüpte partide çalacaksan single al kardeşim şeklinde bir anlayış vardı ki bir bakıma doğru. öyle ya da böyle, harika bir işe imza attı yarim bunca anlattığım derdi çekip, şimdi hip hop albümler rafının son sırasında duruyor işte, biraz daha laf edersem söylenecek olan protect your neck olur bunun üzerine!




ah bu albümü ne bekledik ne bekledik.. çıkmasıyla birlikte en çok dinlenenlerden biri oluvermişti, ama plak olarak değil flac olarak bulunması bizleri pek üzüyordu. eeeen sonunda demiş ki burcu şunu da vinildijital listesine ekleyeyim de cüneytim sevinsin. ama cüneyt bu siparişi öğrenmeden bir gün önce mephisto'da plağın satıldığını görmesin mi? inceden huysuzlanmasın mı? ama çok inceden huysuzlanmış çünkü öyle ya da böyle bu albümün artık rafta diğer iki kardeşi strange arrangement ve direct to discin yanında yerini alma zamanı gelmiş geçiyormuştu. debut strange arrangement'ı dinlediğimde bestelere sözlere düzenlemelere enstrüman çalımına sounda her şeye hayran kalmıştım. kısa süre sonra mayer abi babylon'a teşrif etti, nefis bir konser verdi, hayranlığım arttı. aradan biraz daha zaman geçti ve stones throw'un direct to disc serisinin ilkinde yer aldı, ki bu direct to disc olayı canlı konser kaydından da ötesi, konser kaydedilirken direk analog masterlara aktarılıyor, ne edit yapabiliyorsun sonrasında ne de büdüt! gerçeğim 2010daki konseri ırakta dünyayı kurtardığı için kaçırmıştı, haiti dünya kurtarımı dönüşündeki kısa süreli new york aktarmasında başka bir konserin plağını getirmiş idi. bu plak hayranlığı daha da daha da artırdı çünkü babylondaki konseri katlamışlar baya eşek gibi çalıyorlar mayer abinizden şakalar makalar. sonunda da bu albüm çıktı, stones throwdan değil de universalden çıkarıyor olması biraz tadımı kaçırmıştı ama daha büyük imkanlarla çalışmak yaramış, mayer abinin 10 numara olan besteciliği ve söz yazarlığı daha da olgunlaşmış, prodüksiyon birkaç level daha atlamış, yine bir şaheser çıkmıştı ortaya.. albümde boş yok. işin aslı mayer abinizde boş hiç yok, single'ı, remix'i, featuring'i, konseri neyi varsa alın aldırın, dinleyin dinletin, biz öyle yapıyore..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder