27 Aralık 2013 Cuma

seneyi devriyesinde bir kriz-mıs daha..

geçen sene bu zamanlarda yılbaşı sezonunda olanları blogun şorasında anlatmıştum. bu sene ise koşturmaca ve de süslemelerin kilerdeki varlığından olsa gerek bi süsleme çalışması olamadı. krizmıs gecesi eşle dozla yemek planları da yazılar çiziler işler yüzünden gerçekleşemedi. ama yine de onca zamanlık para darlığının ardından kuuma gelen bir nakiti elden teslim almamla ne zamandır naber demek dışında uğrayamadığım plak dükkanlarından groove'a uğradım. sami de uzun zamandır iş olmamasının sıkıntısını yaşayan bir plak satıcısı... geziyle azalan alışveriş debisi euronun 3liraya vurmasıyla yılbaşında dahi dükkan kapıları ağlayan birer duvarlar. keşki bundan birkaç hafta önce şu nakit akışı olsaydı diye hayıflandım çünkü sami'nin eline universal plak depolarından mıdır, d&r artıklarından mıdır artık nerdense kiminin köşesi kıvrık, kiminin kapağı çatlak, kiminin ise hiçbir umursanır defosu olmayan dükkan çıktısı-teşhir ürünü mallar geçmişti... cure reissue'ları, mesela evde orijinali olmasına rağmen pornography remasterına seyirmiştim, yine metallico remasterları ki 45 rpm ride the lightning ve kill em' all'u vaktiyle çıktıklarında almış, ama soundlarından memnun olmayıp ozana satmıştım, fakat 6 plaklık garage inc 45rpm serisi 100liraya mevcuttu mesela, ama esas olarak da burcumun pek sevdiği björk'ün benim de pek sevdiğim albümü olan homogenic'i kaçırdığıma pek eseflenmiştim.. günler kaçan plakları saymakla geçmez, aramıza hoşgelen plakları saymakla geçebilir. bir diğer -sonmuş- albümü björk: biophilia aramıza hoşgelmiştir. meğersem burcum bunu de pek istermiş, zaten insan dediğin sevdiği sanatçının bütün albümlerini istemeli. albümü dinledik bikaç kere, ben de kadının sesini özlemişim baya, altyapılar da gözel, ama albümün esas olayı ipadde yapılması ve de bir aplikasyon olmasıymış, aplikasyonu kurup acayip bi takım triplere giriliyormuş, güzel, ama biz naptık gittik onun plak formatını aldık. gerçi aplikasyon diyoruz ama björk ve arkideşleri de enstrüman imal etmişler albüm için ho. burada biophilia ile ilgili pek gözel bi yazı var, zülal kalkandelen yazmış vaktiyle: işte



2013 hayli plaklı geçen bir yıldı, özellikle yazın evlilik ve balayı ve diggin turunda zirve yaptı. sonrasında da aylar boyunca tek tük bir şeyler eklendi koleksiyona.. 2014'ün bol plaklı bir yıl olmasını diliyorum ama yuro 3 dolar 2 iken bu nasıl olacak.. keep on diggin demekten başkaca bir söz bilemiyorum.

1 Aralık 2013 Pazar

önce bumaça sonra fumaça

30 kasım cumartesi gecesi ozan'la birlikte çalacağımız back up records gecesinden şüpheliydim açıkçası.. ozan plak fuarına gitmiş, ordan da amsterdam'a geçmiş eğlenceye doymuş ve yorulmuş olmalıydı.. ben de daha cuma gecesi karga'da çalmış, burcu'nun iş için urfa'da olmasıyla komple dağılmış, sabah tayfun ve yeşim 'in yanında kusmuklar içinde uyanmış, utançla evden kaçmış, eve gelip sızmış, sonra uyanıp paklanıp bir senaryo iş görüşmesine gitmiştim. kafam zonklarken birkaç saat sonra yine barda müzik çalıyor olmak nasıl olacaktı bilemiyordum. eve döndüm 3-3lük fb beşiktaş maçı beni biraz ayılttı.. sonra ozan ben biraz yumoş çalacam önden başlarım diyince rahatladım, 11 buçuk gibi quit'e vardım. baya da bi insan vardı ve gelmeye devam ediyorlardı. hemmen ikram edilen wurst ve birayla ayılmaya keyiflenmeye başladım, ozan da pek şahane, pek duymadığım tarzda balearic funky diskomsu şeyler çalıyordu, pek hoşuma gitti.. ortam iyice kıvama geldi bu sefer ne çalıcam bu sentetik havaların üstüne diye kaygılandım. bpm 120lerde geziyordu, verdim aziza a'yı, ardından da hip hop'u zerk ettim genç bünyelere.. sanki kulüpteyiz millet geçti kendinden, dubtı steppaydı funktı rockabillydi derken sabahın 5'ine kadar nefis bi çalma gecesi yaşadık eski zamanlardaki gibi... bizde iyi müzik çok, yeter ki kitle iyi olsun.. sabaha karşı neşeyle ozanlara döndük biraz daha müzik. sonra uyku sonra kalkış kahve kahvaltı ve daha çok müzik.. ozan'a iki dene bu 45likten vermişler amsterdam'da: fumaça preta - you-me libertar / eu era um cao toplamda da 500 tane basmışlar ha! baya bi çiğ, sert ve de saykodelik bi funk anlayışı var fumaça preta abilerimin. kendisi sanıyorum portekizli. artık bir amsterdamer midir? yoksa bu music with soul'cularla uzaktan kuzen midir bilmiyorum diyodum ki biraz kurcaladım siteyi, gün içinde toplaşıp, şarkıyı ve sözleri yazıp, kayda girip işi bitiren insanlarmış bu abiler. music with soul'un az ve öz olan diğer mamulleri de aynı tatta.. zaten sitelerine kocaman "we like it raw" yazmışlar. aman insanın ağzının tadı olsun da, soul geceleri de soul plakları da yanında en datlu şekerleme [raw bile olsa]..