13 Kasım 2012 Salı

arzuya göre sıcak tereyağlı veyahut amfetaminli servis edinuz..

isaac hayes: hot buttered soul / motörhead ‎– no remorse / superman & friends / cheech & chong: cheech and chong


rahmetli isaac hayes abimizi gençliğimizde shaft filminin müzikleriyle sevip, sonra young mc'nin rap'iyle daha bir eğlenip, klüplerde barlarda bol bol çalıp eğlendirip, chef rolüyle sweet love nasıl yapılır tarifini öğrenip geçirdik günleri... ama bu yayında söz konusu olan isaac hayes: hot buttered soul albümünden haberdar olmam albümün açılış şarkısı walk on by'dan sample alan hooverphonic'in überhypnotictrippy şarkıları 2wicky sayesinde olmuştu. [sözü açılmışken, hooverphonic geçen yıl yeni solistiyle iksv salon'a gelmeden önce esas şahane muhteşem konserini, esas solisti soğuk güzel geike arnaertli orijinal kadrosuyla 2006'da galatasaray üniversitesi şenliklerinde vermiş, ben de birazcık geç kalmak, birazcık da şimdi kim olduğunu hatırlamadığım birilerinin yüzünden (sanki esin gibi geldi şimdi) oraya değil de babylondaki elbow konserine gitmek zorunda kalmış ve bilmediğim bu gruptan pek de zevk almamıştım. üstelik aklım geika'nın belki de beni alıp buralardan götürme ihtimalindeydi ki asıl geika'yla değil moloko'nun solisti róisín murphy'le kaçma planım vardı. 2003 yılında konser için maslak venue'ye gelmişler ve ben çalıştığım için konsere gidememiştim. roisin de kendisine içki servisi yapan, ihtiyaçlarıyla ilgilenen oğlanla hoşlaşmış, sevgili olmuş, almış oğlanı götürmüştü buralardan. zaten hooverphonic'in konuyu buralara kadar getiren şarkısı 2wicky de albüm çıkmadan önce bertolucci'nin stealing beauty filminin soundtrack'inde yer almış, başroldeki liv tyler da rüyama girmiş, bana sırılsıklam aşık olduğunu söylemiş, bense onun dalga geçtiğini düşünmüş, duygularımla oynadığı için kızarak reddetmiş, bana gerçekten aşık olan liv perişan olmuş, ben de liv'e inanmadığım için pişmanlık ve acıyla uyanmıştım. o sıralar uluslararası ün sahibi hanımlardan çok çektim özetle.. mevzu isaac hayes olunca konunun buralara kayması normal herhalde..] sonradan bir baktım walk on by isaac abim de dahil olmak üzere güzelinden yakışıklısına hatta serserinin önde gidenine kadar coverlamayan sample almayan kalmamış. şarkı aslen burt bacharach abimizin ki kendisi çok önemli bir şarkı yazarı, magic moment olsun i say a little prayer olsun look of love olsun boru değil 2012 itibariyle birleşik devletlerde 73 birleşik krallıkta 52 şarkısı ilk 40'a girmiş. işte groovedan sami yeni gelen plakları haber verdiğinde aralarındaki isaac albümleri hemen dikkatimi çekiverdi sıcak tereyağlı ruhu bana ayırıvermesini istedim.



araya kurban bayramı girmişti, bayramdan sonra gittiğimde dükkan kapalıydı. sergi gezdim, dolandım ama sami dönmedi. araya tekrar bir zaman girdi ki her işte bir ay vana teyk yu hayır varmış. dükkana gidebildiğimde başka bir lovemaker abimizin albümü raflardan bana bakıyordu. motörhead: no remorse! çift plaklık motörhead double toplaması, en iyi yılları, en iyi şarkıları, albüm için kaydedilmiş yeni kadroyla yeni şarkılar da var.. ama ilk dinlediğim motörhead şarkısı bunlardan sonrası, zengin insanların mönüde servis edildiği aynı isimli hasta anarşist filmin şarkısı eat the rich, ilk dinlediğim motörhead albümü de bu şarkının da olduğu rock and roll'du. [ki aynı eat the rich birkaç sene sonra dönemin rakçı metalci gençleri için mühim bir yeri olan, aslında doğu blokundaki rock & metal gruplarına destek için yapılmış, ama zuladan bizim de yandığımız thrash the wall toplamasında yer almıştı. king diamond, sodom, annihilator, obituary kimler yoktu ki kasette!] rock and roll albümünü o zamanlar karabük'te ikamet eden tünay akdeniz'den posta yoluyla kasete çektirmiştim. ["big rocker" lakaplı tünay akdeniz'in çok geniş bir rock/metal arşivi vardı, daktiloyla hazırlayıp fotokopiyle çoğalttığı kataloğunu ve eliyle eklediği sayfalardaki yeni gelen albümleri postayla abonelerine yollardı. biz de oradan albümleri seçer, posta çeki hesabına parasını yatırır, kasete çektirir, postacı yolu gözlemeye başlardık. aynı tünay akdeniz'in 45liğini buldum sonraları evde, mesela mesele / dişi denen canlı şarkılarının olduğu albümü hıyar gibi sattım yok yere..] albümün hastası olmuştum ama motörhead'in aslında ne olduğuyla ilgili esas fikri kapıkuleye kadar değil de hammersmith'e kadar uyumak yok albümü verdi. onu da alıcaz allahın izniyle.
aslında bu no remorse'un karton yerine suni deri kapaklı versiyonları var, gönül isterdi onlardan olsun. ama denk gelmiş mis gibi, albüm ve kapağın kondüsyonları çok şahane değil [iyimser VG+] ama atlaması zıplaması yok çıtırtılar kıtırtılar da zaten lemmy abinler yüklenince pis pis duyulmaz oliy, insertler de mevcut, demesinler keyfime ki fiyatı da pek uygundu. zaten sami ile o gün plakçılar ve fiyatları konusunda sohbet ettik. fiyatları diğer alışveriş yaptığım yerlere göre hep daha ucuz. bunun sebebini "plakları satmak için alıyorum" şeklinde güzelce özetledi.



bir de sami abinin ıskarta standı var. arızası olan ya da satmayacağını düşündüğü plaklardan istediğini alabiliyorsun. daha önce bonnie & clyde filminin müziklerini bu şekilde almıştık. müzik namına çok bir şey yoktu zaten plakta, sample alırun, scratch atarun diye düşünmüştüm. gene aynı düşüncelere hitap eden iki hediye plakla döndüm groove'dan.. kapağı pek güzel, maceraların okunduğu bir örümcek adam ile vietnamda uyuşturucu bazlı komiklikler peşindeki çiç ve çong. onlar da kim diyenler, tıklamaya doymadım diyenler, tıklamaya devam edebilirler.

8 Kasım 2012 Perşembe

dicey gölgelerin gücü adına! meet the mo-dettes!

akşama dj shadow konseri var, biletlerimizi almışız, heyecanlıyız. eksisozluk'te adnikraf adlı suser'in şöyle bir şey yazdığını görünce helecanım katlanmış: "söylentiye göre sayısı 50 binin üzerindeki plak arşivinden (bilen bilir) belli bir zaman periyoduna ait olanların buraya ait hissettiklerinden 70 adedini konserde dağıtacakmış", ki sonrasında bu bilgiyi deform'dakilerle de paylaşmışım denyoca. neyse evden imzalatmak için endtroducing ve stem'i almışız, çıkmışız yola... burcu kursa gitmiş ben dükkana. biralanırken tayfun hiç siftah yapmadık bugün, bir şey alsana oğlum dedi. karikatür iki kadın figürünün dansettiği 45lik gözüme takıldı, mo-dettes: white mice / masochistic opposite, aha kesin bu kız pankı gibi bişiydir burcu sever dedim, taktık pikaba. hakkaten de öyle çıktı. gitarcı kate korus zaten slits'in ilk dönem kadrosundaymış. raincoats'un da başlarında varmış. etrafı bırkalamaya devam ederken gainsbourgh - l'homme a tête de chou'sunu gördüm, onu da dinledik biraz, nefis albüm, bu sıra yeniden basılan gainsbourgh'ler arasında da yok kendisi, amma velakin paraya kıyamadım (ki birkaç saat sonra o paralara acımayacaktım bira alırken ah ah!), ve mo-dettes'i aldım. aman efendim benim bu beyaz zarf içinde aldığım plağın aslında bir ön ve kapağı varmış ki sormayın, keşke olaydı bizde de, hem punk hem çizgi roman daha ne olsun kuular?
ardından alkollü bir shadow konseri. burada video'yu çeken arkadaşın bloğunda yazdıkları var. bizim macera ise hafif itişmeli (medeni pogo) hafif brutal (alkollü böğürmesi) bol gööölge diye bağırmalı (tezahür at) sonunda da plağı imzalatmak için burcunun dizini moratması ve çürütmesiyle biraz acılı geçti. fakat bu şedovun imzası da karalama gibiymiş arkadaş! önce harbiden karaladı sandık alkolün tesiriyle sonra baktık internetten hep böyle!

ahanda single, white mice'a çekilmiş reyr bi video ve elemanın çektiği shadow:




iştehanda imzalı şedov plakları ve rob'un defterini kontrol ettikten sonraki imzasu.. ve de boşluk olmasın hoşluk olsun deyu nefis bir röportaj..