5 Mart 2021 Cuma

henderson'lu callier'li, okurcalarda covid qeyfi


kemolar, ilik nakilleri, hadi bi de radyoterapi yapalım ışın verelim, dur isabet ettiremeyecez vermeyelim falan derken aylar geçti, enkazlıktan insanlığa döneyazmaya başladık. pandemiydi kanserdi derken antalyamıza muğlamıza gidememiştik, nihayet benim kontroller arası bir boşluk oluştu, kafamı rise of the tomb raiderdan kaldırdım, önce eskişehire iki gece kalıp okurcalar alanyaya okanların muratların yengelerin kedilerin köpeklerin plakların kitapların enstrümanların dalgaların sörflerin diyarına gittik yenilenmeye, hasret gidermeye, iyi gelsin diye.. lakin burcucum covidi henüz istanbuldayken kapmış, ara durağımız eskişehirde kırgınlıklar başladı, gittik bi de nolucak dediler diye çocuklara sarıldık su dünyası ve lojmanlarda... sonra burcu fenalaşır gibi oldu kendine gelir gibi oldu, eskişehirde üşüttüm heralde filan derken tat koku doku gitti. halbuki davulları gitarları mikrofonları kurmuş şarkılar söylüyor, müzikler dinliyor, kah kaykayda kah balance boardda kah top havuzunda ayaklarımızı filan sakatlıyorduk. 



önce burcu pozitif çıktı, sonra ben, sonra okan, sonra esroşko... manavgat murat ve zevcesi diloş power aslında onların lojmanda kalmamıza rağmen virüsü beğenmedi almadı. burcu 3 gün hastanede yattı. benim covid rahat geçiyor diye sevindim başta 1 hafta zorlamadı. otelin izolasyon odalarına geçtik. okan salonda kalkıp plak koyamayacak hale geldi, esroşko arka odada kendini dr yogaya verdi. burcu döndü, yan yana ayrı odalarda izolasyonumuzu yaşadık. ben kendimi bozuk kollu playstation 3te, sürekli attan iner şekilde red dead redemption'a verdim. bir yandan izolasyon bahçelerinde gitarla waylong jenningsten i'm a long way from home çalıp söyledim. bunlar tatlı zamanlarıydı. izo bitti, esroşko pozitif çıktı, covid benim ciğerlere indi, doktor beni de hastaneye yatırmaya çalıştı, daha kaş'a datça'ya gidecektik, ben fenalaştım eskişehir üzerinden istanbul'a döndük, covid ölüm zatürresine çevirdi, sen misin kemo bunaltısından kanser sıkıntısından kaçan al bakalım dercesine ağzıma tokadı şaplattı, tadım tuzum kaçtı kanapeden tuvalete gitmek bile çile oldu, öksürük krizleri durmadı, hayvan gibi kilo verildi, bu bir buçuk aylık süreçte doğumgünümde sana ne plak alalım diyenlere bile kötü davrandım, hayat arzumu kaybettim, kalkıp plak koymak da müzik dinlemek de dünyanın en zor işiydi. 

the new folk sound of terry callier okan'ın en sevdiği albümlerden biri ve istediği gibi duyulan bir baskısını bulma macerasında boktan kopyalara bulaşmış, mutlu kopyaya ulaşım sonrasında da istemediği kopyayı yaklaşık iki sene boyunca alzaymır sohbet ve mesajlarında "sende bu plak var mı, ister misin, ayırıyorum o zaman kenara şeklinde" önermiş, aramızda komiklik olmuştu. albüm ise hiç komik değil, oh ne güzel lan diye başlayıp bir müddet sonra benim ve özellikle de burcunun içini bayan bi albüm, miras değil boring terry olabiliyor abinin şarkı söylemesi. neyse öyle ya da böyle sonunda terry'i aldım. zihni'nin de bol bol sattığı ucuz (not anymore in turkey) bok gibi rainbo baskılarından bir the new folk sound of terry callier.



sonbahardı sanırım, okan jazz dispensary top shelf series reissueları sipariş ediyordu. caz dispanseri vaktiyle cosmic stash toplamalarıyla gönlümü çalmış ama plak baskıları hakkında hiç iyi şeyler söylenmemişti. lakin serideki albüm reissueları hakkında güzel şeyler okumuştum, joe henderson'a bayılıyorum, elementleri de hep istiyordum, yazıldım. aslında pucho ve latin ruh kardeşlerinin muhteş cangıl ateşi albümünü de basmışlar ama sitede kalmamış. şu ne bu ne derken okan da dayanamayıp siparişi vermişti. plakların us'ten gelmesi aylar sürdü gerçi. neyse baskı şahane, 20 dolarlık us versiyonunun discogs fiyatı da manasızca yukselmiş. joe henderson the elements'ten favori elementlerim a1 ateş ama esas killer b2 toprak.


terry ve joe abileri istanbula geldikten kaç hafta sonra pikaba yerleştirdim bilemiyorum, 6 martta oradaydık yazıyı 29 nisanda yazıyorum. yeni feng shuili ev düzeninde pikap yanında koltuk ve biten zatüre sonrası gücüm var, rahat rahat spiritüel caz dinleyebiliyorum, yaşasın. charlie haden basta olsun, doğum günü pasta olsun, düşmanlarım hasta olsun (şaka şaka kimse olmasın)