30 Temmuz 2013 Salı

kah düggün kah diggin part 1: wax well records @ amsterdam

burcuyla düğündü dernekti uğraşmayalım deyu imzaları atmaya berlin'e gidelim demiştik [bunun evveliyatı beş ciltlik dev eser, yayın yeri de bu blog değil]. almanlar vize verirken dert çıkarmasın diye de vizeyi hollandaya almıştık. vardığımız gün bir ütopyanın heyziyle kaybola kaybola dolanırken karşımıza record friend adlı dükkan çıktı. plak fiyatları beklediğimin üzerindeydi, gerçi kah amsterdamda, kah sonrasında dama göre daha uygun olsa da berlin'de fiyatlar yüksek. euronun çılgın yükselişinin de bunda etkisi var, insanların tekrardan plak almaya başlamasının da... yine de örneğin istanbulda 30-35-40 liralara alıcı bulmaya doymayan dire straits albümlerini 5 euro cratelerinden almak mümkün... neyse bu record friend hayli büyük bir dükkan ve geniş bir indirimli & friendly price bölümü vardı. ama bu neymiş şu neymiş diye bakarken saat 18.00 oluyordu ve bu nederlander abiler mesai saati bitti mi direk kovalıyorlar dükkandan. çıktık ve sonra da oraya bi daha gidemedik. ertesi gün twitterdan yazıştığım jungle by night'ın tavsiyesiyle wax well records'a gittik ve dükkandan şunlarla çıktık.

insan sage francis, joe beats, mf doom, slug ve brother ali isimlerini yan yana görünce heyecanlanıyor, sanki bir metal grubuymuş gibi yazılmış adını okumaya çalışırken de iyice meraklanıyor. neyse lex records'un non prophets: damage single'ıymış. kulaklığı takıp plağı döndürdüğüm anda zamanda bir zıplama oldu. bu yaka! radyo programına başladığım ilk dönemlerde açık radyoda internet başında sabahlar, underground hip hop deryasında dolanırdım ki sage - slug ve ali kardeşim de bu dönemde tanıştığım isimler. yıllar sonra amsterdama gitmişim, iğneyi vermişim plastiğe, ilk gelen sound böyle olunca hemen koydum peygamber olmayan abileri kenara...

bir tarafta eyfeli, şanzelizesi, kafeleri, romantizmiyle bir paris, beri yanda kızgın bir kara panter olan paris... vaktiyle hayli geniş bir koleksiyonu olan megavizyondan aldığım double bir tommy boy toplama cdsinde [biri hacıladı onu bulamıyorum] dinlemiştim ilk... paris: break the grip of shame şahane bir şarkı, çok çaldım, yine de çalarım, amma mevzubahis cdyi rip ederken bir yerinde atlama olmuş, cd de gidince hep atlamalı çalardım. artık 12"single'ı var ya, patlamalı çalarım. [ah bi de akapellası olaymış]


son zamanlardaki favori plak şirketim favorite records'un en şahane isimlerinden real fake mc'nin albümünü almak farz olmuştu ama farzı kazaya bırakmıştım. mp3çalarda ağır rotasyondaki 80 stil makaralı diskomatik hip hop tarzı albüm değil de 3 sene önce çıkmış hunt your sunshine single'ı çıktı karşımıza. aradaki bu üç sene favori plakçılığın ya da real fake mc'nin çulsuzluğundan mı kaynaklandı, yoksa aşırı ince eleyip, çok sık dokumalarından mı. prodüksiyon nefis, kayıt sözler nefis, ama şu real fake mc kardeşimi tanıyan yok amk. albümünü de, ilk single'ını da alıcam real fake, küçük evinde çok mutlu görünüyosun ama dilersen seni de alırız eve real fake..



kaset ya da cdye göre 12" plak olayının bir güzelliği de albüm kapağının dana gibi olması, içinde üstünde bir sürü başka resimlerin fotoların oyuncakların yazıların olması, tak plağı, o dönerken sen de dal git kapağa... tabi elinde kapak varsa. mesela ben real fake dinleyip dans ederken burcunun bulduğu yesterdays new quintet: stevie albümü... ynq demek madlib demek, davul çalarken otis olmuş abin, vibrafon çalarken ahmad, her şeyi kendi çalıp çaldıklarını numunesini çıkardığı jazz-hop procesiyle stevie wonder şarkılarını coverlıyor. coverlıyo ama kendi coverı yok albümün. artık wax well mi hacıladı, ona mı öyle geldi, biri albümü beğenmedi ama kapağını duvara mı astı, asılır çünkü öyle güzel kapak, bizde olsa asmazdık ama, hem kapaksız daha hesaplı geldi albüm bize adlı fakirtesellisi.kom.
bir diğer kapaksız da ebony rhythm band: soul heart transplant / drugs ain't cool 12"i. ekstradan bir enstrümantal var diye burjuvatesellisi.net işine gireyim desem de aslında fiyatı ucuz görende daha birkaç ay önce 7"ini aldığını unutan kırmızı bir cünort bolark oluyor soluğum. generic plak kapakları misali sana karşı soluğum.




cure'un re-issue yapılmamış orijinallerini topluyoruiz (ah wish eksik ama ender ve çok pahalluiz) ve the walk ep'si elimizde yok idi. gerçi sonradan berlinde daha ucuza birkaç kez çıktı karşımıza ama bulmuşken aldık. kondisyonu pekiyi zaten içeriği de aklını başından alır yerine uçmaktan çok yürümeyi seven bir kuş bırakır. sonrası robert'ın dediği gibi: "öptüm seni suda ve şarkılar söylettim kurumuş dudaklarına.. bir japon bebeğine benziyordun, her şeyi hatırladım bir anda!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder