26 Ocak 2016 Salı

plak impressions of zihni

karışanı ve görüşeniyle hayattan soğutan bir proje olan hayat mucizelere gebe(te) adlı dizimizinden pek pek seyrek (extremely rare) ödeme yapılması sebebiyle plak alış verişleri sanal ortamlardaki istek listelerini doldurmak ve alınacakların hayallerini kurmaktan ibaret olmaya başlamıştı. dizinin kalkayazması ve zihni'nin feysbuk ortamlarına verdiği indirim ilanının karşıma çıkmasıyla yazmayı bırakıp sanal dükkanı karıştırmaya başladım.



dave brubeck quartet: jazz impressions of new york brubeck'in hastasıyım, eurasia ve japan izlenimlerinin kalibresinde değil. diğer bahsettiğim kayıtlar bu ülke ve bölgelerdeki turneler esnasında kaydedilmiş eserler, new york izlenimleri ise mr. broadway diye bir dizi için yapılmış müzikler. bizim dizi ve tin ton tin müzikleri gibi kabus değil tabii ki.. temasal vasat birkaç şarkının yanında, iz bırakmasa da mis gibi dinlenilen eserler mevcut. tabii plak arada ediyor çat çut..


burcu hatırlayınca hatırladım, 90ların başında bir levi's reklamı vardı, yahşi bir oğlan altında jeaniyle mahalledeki komşu evlerin havuzlarından birinden çıkıp diğerine atlıyor, insanların şaşkın ve beğeni dolu bakışları arasında o havuzdan bu havuza girip çıkıp sonunda bir manitayı araklayıp parandelerle son kez mavi derinliklere bırakıyordu kendini. ve de slogan: ne kadar yıkarsanız o kadar iyi [the more you wash them, the better they get]. reklamın şarkısını da dinah washington söylüyordu: mad about the boy.


zamanında reklamlarda kullanılan müzikler dünyada keza memlekette hit olur, dünyada remixleri yapılırken memlekette de onlar için kasetler çıkarılırdı. levi's, coca cola, pepsi büyük büyük paralar harcayıp şekil reklamlar yaparken türkiye'de de aksu kumaş reklamında kullanılan chris de burgh: the traveller şarkısının olduğu albümün kapağında kocaman orijinal aksu müziği yazıyordu. kapitalizmin musluklarının açıldığı ama daha tam gelemediği zamanlar: televizyonda hazır konfeksiyon değil alıp diktiğin ya da diktirdiğin kumaşın reklamı yapılıyor, başka bir firma da kaset çıkarıp üzerine senin markanın ismini koyup ekstradan reklamını yapıyor! neyse zihni'nin amerika'dan getirdiği plakların arasında bilindik bilinmedik bin türlü caz şarkıcısı oluyor, dinah washington: music for a first love da 50lerde seslendirilmiş şarkılardan 57de yapılmış bir toplama, iyi oldu denk geldim.. 60ların başlarıyla birlikte dinah'ın bazı sevilen şarkılarına başka orkestralarla yeni, çağdaş düzenlemeleri yapılıyor, onlar da ayrı güzel ama zamanın genç aşıkları için yapılmış bu albümdeki hava nefis. beyaz genç aşıkları da yakalamak için kapağına dinah ablamı değil öpüşen iki beyazı koyuvermişler, ne pis.



nina ablamın her albümü başka bir macera, onu alacak olsam öbürü darılacak diye bir türlü karar veremiyordum, just say i love him'i bir daha dinleyince ve baskılarının ortalıkta pek olmadığını görünce nina simone: forbidden fruit albümünü de kapızlayayım, burcu'ya da sürpriz yapayım dedim. pure pleasure yeniden basımında ekstradan bir plak daha var, forbidden zamanında yapılmış sessionlardan kaydedilmiş ama bu albümün outtake'i olup olmadığından emin olunmayan şarkılardan oluşuyor. krem üzerine biraz daha şokola..



vibrafon seviyorum, mamboyla da sıkıntım yok, cal tjader abimin hep hastasıyım. bop albümlerden yaparken bir yandan da boş albümler yapmış.. soul jazz kafalarında hatta hayli pop, ortam şenlendiren albümlerden güzel para kazanmış, kazansın da sıkıntı yok, cal tjader's greatest hits albümü de o şekil. tak pikaba, aç biranı, yap barbekünü eşle dostla muhabbet şamata.. buraya kadar sıkıntı yok, albümü de bu yüzden almak istedim lakin greatest hits kapağının içinden daha önce yine zihni'den almış olduğum soul bird albümü çıktı. müsait bir zamanda akmar'a akarım, değiştirdiğimde bir edit çakarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder